Karadeniz, sadece Türkiye’nin değil, belki de dünyanın en mücadeleci ve en dirençli topluluklarından birine ev sahipliği yapar. Karadenizliler, zorlu doğa koşullarıyla başa çıkmanın yanı sıra, hayatın getirdiği diğer zorluklarla da mücadele ederken, öğretilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir dizi değer ve özelliği miras olarak taşır.
Karadenizli olmak; dik durmayı, mücadele etmeyi ve asla pes etmemeyi gerektirir.
Karadeniz’in yamaçları, insanlarına sadece yaşam alanı sunmaz; aynı zamanda karakterlerini de şekillendirir. Bu yamaçlar, dik ve zorlu oldukları kadar, Karadeniz insanının hayat felsefesini de yansıtır.
Evet, bu bölgenin insanı, yamacın dikliği kadar dik başlı ve o yamaçların sarp oluşu kadar mücadeleci olmayı öğrenmiştir. Karadenizliler, devletin sağladığı imkanlardan önce kendi çabalarıyla bir şeyler inşa etmenin peşindedirler. Bu, onların her türlü zorluğa karşı koyma ve hiçbir zaman boyun eğmeme anlayışını besler.
Örneğin, Karadeniz’in dik yamaçlarında yaşayan bir bireyin evini yapma sürecine bakalım. Devlet mi yaptı bu evleri? Hayır, bu insanlar engebeli arazilere evlerini kendi imkanlarıyla kurmuşlar. Yolları, suyu kendileri inşa etmişler.
Bu bağımsızlık ve kendine yetme, onların sadece fiziksel değil, sosyal ve kültürel olarak da güçlü olmalarını sağlar. Devletin yardımıyla değil, kendi çabalarıyla bir şeyler başarmanın verdiği bir özgüven ve gurur bu.
Karadenizlilerin bu özelliği, bölgeden çıkan liderlerin karakterlerinde de açıkça görülür.
Türkiye’ye başbakan, cumhurbaşkanı ve sayısız lider vermiş bir bölgeden bahsediyoruz. Bu liderler, bölgenin dik duruşunu, mücadeleci yapısını temsil eder. Karadeniz, kendi içinde bir direnç ve bağımsızlık sembolü olarak, siyasi ve kültürel alanda da etkisini sürdürmektedir.
Bu özellikler, Karadeniz insanının sadece bireysel mücadeleleriyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda sosyal ve kültürel yapılarını da şekillendirir.
Karadeniz dernekleri, bu bölgenin insanlarının bir araya gelerek, hem kültürel miraslarını yaşatmalarını hem de sosyal dayanışmayı pekiştirmelerini sağlar. Kocaeli Rizeliler Derneği gibi dernekler, bölge insanının tüm Türkiye’ye yayılmış halde bile olsa, köklerine ve kültürel değerlerine sahip çıkmalarına yardımcı olur.
Bu dernekler aracılığıyla, Karadenizliler, geleneksel değerleri yeni nesillere aktarma ve bölgesel kimliklerini koruma şansı bulurlar.
Karadeniz’in yamaçları, insanlara sadece yaşam alanı sunmakla kalmaz, aynı zamanda onlara dik durmayı, mücadele etmeyi ve asla pes etmemeyi öğretir.
Bu öğretiler, Karadeniz insanının yaşamının her alanına sirayet eder ve onları, karşılaştıkları her türlü zorluğa karşı dik bir duruş sergilemeye teşvik eder.
Ve bu, Karadeniz’in sadece bir bölge olmadığını, aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğunu kanıtlar.